Kurum Kazancı Tespitinde İndirilemeyecek Giderler

Bir önceki yazımda sermaye şirketlerinde kurum kazancının nasıl hesaplanacağını anlatmaya çalışmış, bu çerçevede gerek Gelir Vergisi Kanunu, gerekse Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre safi kurum kazancı hesaplanırken indirilecek giderleri inceleye çalışmıştım.

Bu sefer kurum kazancı hesaplanırken indirilemeyen giderleri yine Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre incelemeye çalışacağım, muhasebeci arkadaşlarımın ilgisini çekeceğini zannediyorum.

Kurumlar Vergisi Kanunu 6.ncı maddesine göre safi kurum kazancının hesaplanmasında Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazancın tespitiyle ilgili hükümleri uygulanacaktır.

Bu çerçevede safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu 40.ncı maddesinde sıralanan indirilecek giderleri dikkate almamız gerekmektedir.

Kurum kazancının tespit edilmesi

Kurum kazancının tespit edilmesi

Ayrıca Kurumlar Vergisi Kanunu 8.maddesinde sıralanan indirilecek giderler ticari kazanç gibi hesaplanan kurum kazancının tespit edilmesinde hasılattan indirilebilecektir.

Hangi giderler kurum kazancının tespitinde indirilebilir sorusuna herhalde kısa ve öz olarak şu şekilde cevap vermek gerekir; kazancın elde edilmesi ve idamesi için yapılan, doğrudan doğruya bu amaca yönelik giderler indirim konusu olabilir, şüphesiz vergi kanunlarının ilgili hükümlerine uygun olarak.

Kurum kazancının tespitinde indirilebilecek giderlerin yanında indirilemeyecek gider ve ödemeler de bulunmaktadır.

Bu yazının konusu olan indirilemeyecek giderler Gelir Vergisi Kanunu 41.nci maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanunu 11.nci maddelerinde sıralanmaktadır.

Gelir Vergisi Kanunu 41.nci maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanunu 11.nci maddesini aşağıda okuyabilirsiniz.

Ya da Gelir İdaresi Başkanlığı web sitesinde mevzuat bölümünden inceleyebilirsiniz.

Gelir Vergisi Kanunu 41.nci maddesi:

Gider Kabul Edilmeyen Ödemeler

Aşağıda yazılı ödemelerin gider olarak indirilmesi kabul olunmaz.

1. Teşebbüs sahibi ile eşinin ve çocuklarının işletmeden çektikleri paralar veya aynen aldıkları sair değerler (Aynen alınan değerler emsal bedeli ile değerlenerek teşebbüs sahibinin çektiklerine ilave olunur.)

2. Teşebbüs sahibinin kendisine, eşine, küçük çocuklarına işletmeden ödenen aylıklar, ücretler, ikramiyeler, komisyonlar ve tazminatlar;

3. Teşebbüs sahibinin işletmeye koyduğu sermaye için yürütülecek faizler;

4. Teşebbüs sahibinin, eşinin ve küçük çocuklarının işletmede cari hesap veya diğer şekillerdeki alacakları üzerinden yürütülecek faizler;

5. Bu fıkranın 1 ilâ 4 numaralı bentlerinde yazılı olan işlemler hariç olmak üzere, teşebbüs sahibinin, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen bedel veya fiyatlar üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması halinde, emsallere uygun bedel veya fiyatlar ile teşebbüs sahibince uygulanmış bedel veya fiyat arasındaki işletme aleyhine oluşan farklar işletmeden çekilmiş sayılır. Teşebbüs sahibinin eşi, üstsoy ve altsoyu, üçüncü derece dahil yansoy ve kayın hısımları ile doğrudan veya dolaylı ortağı bulunduğu şirketler, bu şirketlerin ortakları, bu şirketlerin idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından kontrolü altında bulunan diğer şirketler ilişkili kişi sayılır. Bu bent uygulamasında, imalat ve inşaat, kiralama ve kiraya verme, ödünç para alınması veya verilmesi, ücret, ikramiye ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler, her hâl ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir. İşletmeden çekilmiş sayılan farklar, ilişkili kişi tarafından beyan edilmiş gelir veya kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınmış ise ilişkili kişinin vergilendirme işlemleri buna göre düzeltilir. İlişkili kişiler ve bu kişilerle yapılan işlemler hakkında bu maddede yer almayan hususlar bakımından, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesi hükmü uygulanır.

6. Her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatlar (Akitlerde ceza şartı olarak derpiş edilen tazminatlar, cezai mahiyette tazminat sayılmaz.)

7. Her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklâm giderlerinin % 50’si (90/1081 sayılı B.K.K. ile (0) sıfır) (Bakanlar Kurulu, bu oranı % 100’e kadar artırmaya, sıfıra kadar indirmeye yetkilidir).

8. Kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı olan yat, kotra, tekne, sürat teknesi gibi motorlu deniz, uçak ve helikopter gibi hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayanların giderleri ile amortismanları;

9. Kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10’unu aşmamak üzere Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan kısmı. Belirlenecek oranı sektörler itibarıyla farklılaştırmaya Bakanlar Kurulu, bendin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir

10. Basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo ve televizyon yayınlarından doğacak maddî ve manevî zararlardan dolayı ödenen tazminat giderleri. Bu maddenin uygulanmasında, kollektif şirketlerin ortakları ile adi ve eshamlı komandit şirketlerin komandite ortakları teşebbüs sahibi sayılır.”

Kurumlar Vergisi Kanunu 11.nci maddesi:

Kabul edilmeyen indirimler

(1) Kurum kazancının tespitinde aşağıdaki indirimlerin yapılması kabul edilmez:

a) Öz sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faizler.

b) Örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faiz, kur farkları ve benzeri giderler.

c) Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançlar.

ç) Her ne şekilde ve ne isimle olursa olsun ayrılan yedek akçeler (Türk Ticaret Kanununa, kurumların kuruluş kanunlarına, tüzüklerine, ana statülerine veya sözleşmelerine göre safî kazançlardan ayırdıkları tüm yedek akçeler ile Bankacılık Kanununa göre bankaların ayırdıkları genel karşılıklar dahil).

d) Bu Kanuna göre hesaplanan kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler ile Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizleri.

e) Kanunlarla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak tespit edilen hadler saklı kalmak kaydıyla, menkul kıymetlerin itibarî değerlerinin altında ihracından doğan zararlar ile bu menkul kıymetlere ilişkin olarak ödenen komisyonlar ve benzeri her türlü giderler.

f) Kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı olan; yat, kotra, tekne, sürat teknesi gibi motorlu deniz taşıtları ile uçak, helikopter gibi hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayanların giderleri ve amortismanları.

g) Sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddî ve manevî zarar tazminat giderleri.

h) Basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo ve televizyon yayınlarından doğacak maddî ve manevî zararlardan dolayı ödenen tazminat giderleri.

ı) Her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklam giderlerinin % 50’si. Bakanlar Kurulu bu oranı % 100’e kadar artırmaya veya sıfıra kadar indirmeye yetkilidir.

i) Kredi kuruluşları, finansal kuruluşlar, finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri dışında, kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10’unu aşmamak üzere Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan kısmı. Belirlenecek oranı sektörler itibarıyla farklılaştırmaya Bakanlar Kurulu, bendin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslarıbelirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”

 

Benzer Hükümler

Kurum kazancının tespitinde indirilemeyen giderler

Kurum kazancının tespitinde indirilemeyen giderler

Yukarıda Gelir Vergisi Kanunu 41.nci maddesinin ilk beş fıkrasına baktığımızda işletmeden teşebbüs sahiplerine bir menfaat aktarımının önlenmesine yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Bu aktarımların işletmede gider yazılamayacağını göstermektedir.

Dolayısıyla teşebbüs sahibinin işletmeden bir kıymet veya mal çekimi işletme için ticari kazancın hesaplanmasında indirilmesi mümkün olmayan giderlerdir.

Hemen söyleyeyim, Kurumlar Vergisi Kanunu 11.nci maddesinde de (yine yukarıdan incelemenizi öneririm) yukarıda söz ettiğim teşebbüs sahipleri yani kurum ortakları tarafından işletmeden mal veya kıymet çekimine yönelik benzer hükümler bulunmaktadır.

İndirilemeyen Giderlerden Bazıları

Ben burada indirilemeyen giderlerden bazılarından, Gelir Vergisi Kanunu 41.nci madde ile Kurumlar Vergisi Kanunu 11.nci maddesinde benzer şekilde yer alanlardan bahsetmek istiyorum.

– Gelir Vergisi Kanunu 41/6.nci maddesindeki;

“Her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatlar (Akitlerde ceza şartı olarak derpiş edilen tazminatlar, cezai mahiyette tazminat sayılmaz.)”

Yukarıdaki GVK-41/6.ncı madde oldukça açık, her türlü para cezaları ile işletme sahibinin suçlarından doğan tazminatları gider olarak indirmek mümkün değil.

Ancak burada parantez içinde bir istisna var, sözleşmelerde bir ceza şartı olarak konulan tazminatlar ceza mahiyetinde tazminat olmadığı için gider olarak indirilebilir.

Ayrıca elektrik, gaz,su gibi kamusal ve yarı kamusal hizmetlerin vadesinde ödenmemesi nedeniyle ödenen gecikme faizleri bir nevi vade farkı mahiyetini taşıdığından kurum kazancının tespit edilmesinde gider olarak dikkate alınabilir.

Yukarıda KVK-11/1-d maddesine baktığımızda da, kurumlar vergisi ile her türlü para cezalarının, vergi cezalarının, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler ile Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizlerinin kurum kazancından indirelemeyeceğini görüyoruz.

– Gelir Vergisi Kanunu 41/8.nci maddesindeki;

” Kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı olan yat, kotra, tekne, sürat teknesi gibi motorlu deniz, uçak ve helikopter gibi hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayanların giderleri ile amortismanları; “

Yukarıda sayılan taşıt araçlarının giderleri ve amortismanları, şayet bu taşıtlar işletmenin faaliyet konusu ile ilgili değilse kurum kazancının tespitinde indirilemez.

Bu konuda 180 no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’ne bakılabilir. Bu tebliğde bu giderlerin esas faaliyet konusuna uygunluğu açısından değerlendirilerek örnekler verilmektedir. Bu örneklere bakmanızı öneririm.

– Gelir Vergisi Kanunu 41/10.nci ve Kurumlar Vergisi Kanunu 11-1/h maddelerindeki;

” Basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo ve televizyon yayınlarından doğacak maddî ve manevî zararlardan dolayı ödenen tazminat giderleri. “

Bu tip fiillerin işletme işletme ticari faaliyetinin kapsamı içine girmemesi, bir başka deyişle ticari kazancın elde edilmesi ile ilgili olmaması nedeniyle, bu tip fiiller neticesinde ödenen tazminatlar kanunen kabul edilmeyen gider olmaktadır.

– Kurumlar Vergisi Kanunu 11-1/i.nci maddesindeki;

” Kredi kuruluşları, finansal kuruluşlar, finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri dışında, kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10’unu aşmamak üzere Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan kısmı.Belirlenecek oranı sektörler itibarıyla farklılaştırmaya Bakanlar Kurulu, bendin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”

Bu maddenin benzeri Gelir Vergisi Kanunu 41.nci madde 9.ncu fıkrasıdır.

Finansman giderleri kısıtlaması, 6322 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile getirilmiş bulunmaktadır. Bu finansman giderleri kısıtlamasının yürürlük tarihi yine 6322 sayılı kanunun 43.ncü maddesine göre 01.01.2013 tarihidir. Dolayısıyla bu düzenleme 2013 yılı kurum kazancının hesaplanmasında dikkate alınması gerekmektedir.

– Kurumlar Vergisi Kanunu 11-1/g.nci maddesindeki;

“Sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddî ve manevî zarar tazminat giderleri. “

Bu madde hükmü ile sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan tazminatların dışındaki kurumun kendisi, ortakları, yönetici ve çalışanlarının suçlarından meydana gelen tazminat giderleri kanunen kabul edilmeyen giderlerdir. Dolayısıyla kurum kazancının tespitinde gider olarak alınamaz.

Bu fıkranın benzeri, Gelir Vergisi Kanunu 41.nci madde 6.ncı fıkradır.

İndirilemeyen Bazı Özellikli Giderler

Şimdi burada direkt olarak yukarıda verdiğim GVK/41.nci madde ile KVK/11.nci maddede yazmayan bazı özellikli kanunen kabul edilmeyen giderlerden de kısaca bahsetmek istiyorum.

1. Hırsızlık Nedeniyle İndirilemeyen Giderler

Gelir Vergisi Kanunu 40/1.nci maddesine göre, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler safi kazancın tespitinde indirilebilir.

Oysa hırsızlık ticari faaliyetin olağan icapları içinde değildir. Bu durum hırsızlık nedeniyle işletmede uğranılan kaybın ya da zararın gider olarak kurum kazancından indirilmesini engellemektedir.

Burada Vergi Usul Kanunu (VUK) 278.nci maddesinde de bahsedilebilir. Bu maddede kıymeti düşen mallara ilişkin hükümler bulunmaktadır.

Bu maddeyi buraya aynen almak istiyorum;

“Yangın, deprem ve su basması gibi afetler yüzünden veyahut bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi haller neticesinde iktisadi kıymetlerinde önemli bir azalış vaki olan emtia ile maliyetlerin hesaplanması mutad olmıyan hurdalar ve döküntüler, üstüpü, deşe ve ıskartalar emsal bedeli ile değerlenir.”

Görüldüğü gibi hırsızlık olayı bu madde kapsamına da girmediği için hırsızlık nedeniyle yok olan kıymete (meydana gelen zarar) değerleme hükümleri uygulanarak kurum kazancından indirilemez.

2- Maliyete Girmesi Gereken Giderler

Muhasebeci arkadaşlarımın bildiği gibi, satın alınan, işletmede imal edilen emtianın ve duran varlıkların maliyet bedeli Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenir.

İşletmelerde maliyet kavramı ve maliyete giren giderler

İşletmelerde maliyet kavramı ve maliyete giren giderler

Vergi Usul Kanunu 262.nci maddesi maliyet bedelini tanımlamakta, 269.ncu madde gayrimenkullerin maliyet bedeli ile değerleneceğini, 270.nci madde gayrimenkullerde maliyet bedeline girecek giderleri, 273.ncü madde demirbaş eşyanın maliyet bedeli ile değerleneceğini ve maliyet bedeline girecek giderleri göstermektedir.

Yine 274.ncü madde emtianın maliyet bedeli ile değerleneceğini, 275.nci madde ise imal edilen emtianın maliyet bedeline girecek giderleri göstermektedir.

Bu çerçevede maliyet giderlerine girmesi gereken giderleri doğrudan gider yazarak kurum kazancının tespitinde indirilmesi mümkün değildir.

Muhasebe işlemlerinde maliyete giren giderlerden stoktaki mallarda pay alacaktır. Eğer dönem sonunda stok varsa, bunlara verilmiş olan giderler sonuç hesaplarına değil aktif hesaplara girmiş olacaktır.

3- Peşin Ödenen Giderler

Gelecek hesap dönemine ait olupda içinde bulunan dönemde ödenen giderler kurum kazancından ancak ait olduğu dönemde indirilebilir.

Bu hususta Vergi Usul Kanunu’nda “Aktif Geçici Hesap Kıymetleri” başlıklı 283.ncü maddeye bakılabilir.

Bu maddeye göre içinde bulunan dönemde ödenen fakat gelecek döneme ait giderin, içinde bulunan dönemde gider yazılmadan aktifleştirilmesi gerekmektedir.

4- Vergi Usul Kanunu’nda Olmayan Karşılıklar

Vergi Usul Kanunu 288.nci maddesinde karşılıklar tarif edilmektedir. 323.ncü maddede ise ticari alacaklar için nasıl ve hangi şartlarla karşılık ayrılabileceği düzenlenmiştir.

Yine Vergi Usul Kanunu 278.nci maddesinde de değeri düşen mallar için emsal bedeli hesaplanacağı dolayısıyla değer düşüklüğü karşılığı ayrılabileceği görülmektedir.

Oysa Tekdüzen Hesap Planı ve SPK mevzuatı çerçevesinde ayrılan karşılıklar Vergi Usul Kanunu’ndaki düzenlemeye göre daha farklıdır.

Vergi Usul Kanunu’nda sadece şüpheli alacaklar ve değeri düşen mallar için karşılık ayırarak kurum kazancından indirilebilir.

Diğer Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler

Uzun yazıların okuyucuyu sıktığını bildiğimden konuyu daha fazla uzatmadan bir kaç indirilemeyen giderden daha bahsederek bu yazıyı tamamlamak istiyorum.

Amortismanların gider yazılabilmesi için Vergi Usul Kanunu (VUK) hükümlerine uygun ayrılmış olması gerekir. Çünkü amortisman oranları, süresi ve diğer şartlar bellidir. Bu çerçevede VUK hükümlerine aykırı fazla ayrılan amortismanları gider yazmak mümkün değildir.

– Dönem sonlarında stok sayımları yapılır, bunu her muhasebeci bilir. Stok sayımlarında çıkan sebepleri bilinmeyen envanter eksiklikleri gider yazılamaz.

Motorlu Taşıtlar Kanunu 14.ncü maddeye göre, bu kanuna bağlı (I) ve (IV) sayılı tarifelerde yer alan taşıtların vergi ve cezalar ile gecikme zamları kurum kazancının tespitinde gider olarak kaydedilemez.

– Gider Vergileri Kanunu 39.ncu maddesine göre özel iletişim vergisinin kurum kazancının tespitinde gider olarak kaydı mümkün değildir.

Evet, 6.Nisan.2014 tarihli “Sermaye Şirketlerinde Kurum Kazancı Nasıl Hesaplanır” başlıklı yazımın bir nevi devamı olan bu “Kurum Kazancından İndirilemeyen Giderler” başlıklı yazı ile kurum kazancının hesabında dikkate alınacak giderlerin yanında indirilemeyecek giderleri de anlatmaya çalışarak konuyu tamamlamış oldum.

Umarım muhasebeci arkadaşlarım için faydalı olmuştur.

Bir başka yazıda buluşmak üzere hoşçakalın.

VOLKAN KARA

S. M. Mali Müşavir