Kurum Kazancının Beyanı
2014 yılının Nisan ayına girdik. Bu ay işletmelerde muhasebeciler için önemli bir ay, çünkü 2013 yılının kurumlar vergisi beyannamesi hazırlanacak. Böylece 2013 yılı kurum kazancı beyan edilecek.
Sermaye şirketleri ve diğer kurumlar vergisi mükellefleri 2013 yılı kurumlar vergisi beyannamesini 25 Nisan 2014 akşamına kadar vergi dairesine vermiş olacaklar. Ödenecek kurumlar vergisi çıkması halinde de tamamını 30 Nisan 2014 tarihine kadar ödeyecekler.
Kurum Kazancının Tespit Edilmesi
Sermaye şirketlerinde kurum kazancı nasıl tespit edilecek sorusuna cevabı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6.ncı maddesinde buluyoruz.
Bu maddenin 1.nci fıkrasına göre kurumlar vergisi safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacak, 2.nci fıkraya göre de safi kurum kazancının tespitinde Gelir vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümleri uygulanacaktır.
Şimdi burada Gelir Vergisi Kanunu (GVK) 38.nci maddeye bakmamız gerekiyor. GVK madde 38 “Bilanço Esasında Ticari Kazancın tespiti” başlıklı.
Bu maddeye göre, teşebbüsteki öz sermayenin hesap döneminin sonu ve başındaki tutarları arasındaki olumlu fark bilanço esasına göre ticari kazançtır.
Hesap döneminde işletme sahip ya da sahipleri tarafından işletmeye ilave edilen tutarlar bu farktan indirilir, işletmeden çekilen değerler ise bu farka ilave edilir.
Ayrıca, ticari kazancın tespit edilmesinde Vergi Usul Kanunu (VUK) değerleme hükümleri ile GVK 40. ve 41. maddeleri hükümlerine uyulmak zorundadır.
Özetlersek safi kurum kazancı, öz sermayenin hesap dönemi başı ve sonu arasındaki tutarlarının kıyaslanması ile hesaplanmakta ve çıkan olumlu farktan yukarıda belirttiğim indirim ve ilaveler yapılmaktadır.
Bunun yanında VUK değerleme hükümleri ile GVK’nun indirilecek giderleri gösteren 40.nci maddesi ve gider kabul edilmeyen ödemeleri belirten 41.nci maddesi hükümlerine uyulacaktır.
Ayrıca Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre kabul edilmeyen indirimleri de göz önüne almamız gerekmektedir. Kurumlar Vergisi Kanunu 11.nci maddesinde kabul edilmeyen indirimleri görebilirsiniz.
Bu şekilde hesaplanan kurum kazancı üzerinden, Kurumlar Vergisi Kanunu (KVK) 5.nci maddesinde sayılan istisnalar ve kurumların kendi kanunlarında yer alan diğer istisnalar ( ki bunlar zarar olsa dahi indirilecek istisna ve indirimlerdir) indirilecektir.
Daha sonra varsa geçmiş yıl mali zararlar ve yine Kurumlar Vergisi Kanunu 10.ncu maddede sıralanan indirimler (ki bunlar kazancın bulunması halinde indirilecek istisna ve indirimlerdir) yapılarak safi kurum kazancı belirlenecektir.
Şimdi burada Tekdüzen Hesap Planı’na göre ilgili hesaplara kaydedilen gelir ve giderler sonucu gelir tablosunda ortaya çıkan işletme kârına göre hesaplanan kurum kazancından bahsetmek istiyorum.
Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ndeki tekdüzen hesap planı ve mali tablolardan olan gelir tablosuna göre kurum kazancının hesaplanması farklı olmaktadır.
Muhasebe sistemine göre gelir tablosu hesaplarının (+/-) olarak sıralanması (ki bunlar satışların, gelirlerin, satış maliyetlerinin, giderlerin izlendiği hesaplardır) bir başka deyimle kıyaslanması ile işletme ticari kazancı ortaya çıkmakta ve bu kazanca varsa hesap planına göre ilgili gider hesaplarına kaydedilmiş olan ancak vergi kanunlarına göre kanunen kabul edilmeyen giderler ilave edilmektedir.
Bu şekilde hesaplanan işletme bilanço kârına yukarıda anlattığım istisna ve indirimler uygulanması neticesinde safi kurum kazancı yani kurumlar vergisi matrahı ortaya çıkmaktadır.
Kurum Kazancının Tespitinde İndirilecek Giderler
Kurum kazancının tespitinde indirilecek giderler için Gelir Vergisi Kanunu 40.ncı maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanunun 8.nci maddesine bakmamız gerekiyor.
Yani kurum kazancının (ticari kazanç da diyebiliriz) tespitinde GVK/40.ncı madde ile KVK/8.nci maddesinde sıralanan giderler indirilecektir.
Şimdi bu giderlere bakalım.
Gelir Vergisi Kanununa Göre İndirilecek Giderler
1. Genel Giderler
GVK 40.ncı madde 1.nci fıkrasına göre ticari kazancın elde edilmesi ve idamesi için yapılan genel giderler işletme hasılatından indirilir.
Burada genel giderleri biraz açalım.
Her muhasebeci bilir, genel giderler işletmenin özelliğine, organizasyon yapısına, sektörüne göre değişiklik gösterebilmektedir.
Genel giderlerin işletme hasılatından indirilebilmesi için bazı şartların olması gerekmektedir.
Bu şartları şöyle sıralayabiliriz;
B. Yapılan gider, ticari kazancın gerçekleşmesi için olmalı yani keyfilik unsuru taşımamalıdır.
C. Yapılan gider, ancak vergi konusuna giren kazançlarla ilgili olmalıdır. Yani vergiden istisna edilen gelirlere ait ait giderler vergiye tabi kazançlardan indirilemez.
D. Yapılan gider, maliyetlere girmesi gereken bir gider olmamalıdır. İşletme ürün ya da hizmetlerin maliyetine girmesi gereken giderler doğrudan gider yazılamaz.
Şimdi bu çerçeveden bakarak genel giderleri belirlemeye çalışalım.
– İşletmenin idari bölümlerinde çalışan (bir başka ifadeyle üretimle ilgili olmayan) personele ait maaş/ücretler, sosyal yardımlar, ikramiye ve benzeri personel yan ödemeleri,
– İşletmenin üretimle ilgili olmayan ısıtma, aydınlatma, su gibi enerji giderleri,
– İşletme aktifindeki bina, taşıt ve diğer sabit kıymetlerin yangın, deprem, kaza, hırsızlık, sel basması gibi risklere karşılık sigorta ettirilerek ödenen sigorta primleri,
– Finansal kiralamaya ilişkin ödenen faizler,
– İşletmenin üretimle ilgili olmayan kira giderleri,
– İşletme personelinin işle ilgili temsil ve ağırlama giderleri,
– Satışlarla ilgili reklâm giderleri,
– İşletmeyle ilgili ilan ve duyurular,
– İşletme faaliyetiyle ilgili meslek dernek ve birliklere ödenen aidatlar,
– Genel olarak pazarlama, satış ve dağıtım için yapılan giderler,
– Buraya almadığım ancak yukarıda genel giderlerin işletme hasılatından indirme şartlarına uygun diğer genel giderler, mesela işletme faaliyetiyle ilgili finansman giderleri.
– Ayrıca ihracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık yapan mükellefler GVK 40/1.nci maddesi ile bu faaliyetlerinden elde ettikleri döviz hasılatının binde beşine kadar yurt dışındaki bu işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere hesapladıkları götürü gideri de ticari kazançdan indirilebilmektedir.
2. GVK/40.ncı maddesi 2.nci fıkrasına göre, hizmet ve işçilerin işyerinde ya da müştemilatında iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri, emekli aidatı ve GVK 27.nci maddede belirtilen (demirbaş olarak verilen) giyim giderleri.
3. GVK/40.ncı maddesi 3.ncü fıkrasına göre, işle ilgili olmak şartıyla sözleşmeye veya ilama ya da kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar.
Burada birkaç noktaya dikkat çekmek istiyorum.
– Zarar, ziyan ve tazminatların ödenmesi gerekir. Yani karşılık ayrılarak gider yazılamaz.
– Zarar, ziyan ve tazminatların ticari faaliyet nedeniyle oluşması bir başka ifadeyle kişisel bir nitelik taşımaması gerekir.
– Zarar, ziyan ve tazminatların işletme sahiplerinin suçundan dolayı ödenmemiş olması gerekir.
4. GVK/40.ncı madde 4.ncü fıkrasına göre, işle ilgili olarak seyahat ve ikamet giderleri. Yapılan seyahat işin önemi ile genişliğine uygun ve seyahat amacının gerektirdiği süreyle sınırlı olması gerekmektedir.
İşletmenin faaliyet konularının gerektirdiği seyahat ve konaklama giderleri işletme hesaplarında gider yazılabilir.
Seyahat ve konaklama giderleri içinde bulunan yol giderlerinin tamamı GVK/24.ncü madde 2.nci fıkrasına göre gerçek tutarları üzerinden, yemek ve yatmak giderlerinde ise bu giderlere karşılık verilen gündelikler gider yazılır.
Ancak bu gündelikler aynı aylık seviyesindeki devlet memurlarına verilen gündeliklerden fazla olması halinde ya da devletçe verilen gündeliklerin en yüksek haddini aşması halinde aradaki fark ücret olarak vergiye tabi tutulmak zorundadır.
Yemek ve konaklama giderlerinde harcırah usulü yerine belge karşılığı fiili harcama usulü de giderleştirilebilir. Bu giderlerin ticari faaliyetle ilgili, seyahat amacına mütenasip olması burada önemlidir.
5. GVK/40.ncı madde 5.nci fıkrasına göre, kiralama yoluyla edinilen ya da işletmeye ait olan ve işte kullanılan taşıtların giderleri de işletme hasılatından indirilebilir.
6. GVK/40.ncı madde 6.ncı fıkrasına göre bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçlar işletmeye ait olmak koşuluyla gider yazılabilir.
7. GVK/40.ncı madde 7.nci fıkrasına göre, Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun olarak ayrılmış amortismanlar gider yazılabilir.
Muhasebecilerin bildiği gibi amortisman ayırmanın bazı koşulları bulunmaktadır.
Bunları kısaca şöyle sıralayabiliriz;
– Üzerinden amortisman ayrılacak sabit kıymetin bir yıldan fazla kullanılması gerekmekte.
– Amortisman ayrılacak sabit kıymet işletme envanterinde olmalıdır.
– Aktife kayıtlı kıymet yıpranma ve aşınmaya maruz kalmalı, mesela boş arsa ve araziler yıpranmaya tabi olmadığı için bunların kayıtlı değerleri üzerinden amortisman ayrılamaz.
– Envantere alınması için sabit kıymetin değerinin belli tutarı geçmesi gerekmekte, bu tutar 2013 yılı için 800 TL.
Yani bu şu demek oluyor 800 TL. ye kadar olan sabit kıymet gider yazılabilir.
8. GVK/40.ncı madde 8.nci fıkrasına göre, işverenlerin Sendikalar Kanunu hükümlerine göre sendikalara ödediği aidatlar gider yazılabilir, ancak ödenen aidatın bir aylık tutarı işyerinde işçilere ödenen çıplak ücretin bir günlük toplamını aşmaması gerekiyor.
9. GVK/40.ncı madde 9.ncu fıkrasına göre, işverenlerin ücretliler adına ödediği bireysel emeklilik sistemi katkı payları gider yazılabilir.
Ticari kazancın tespitinde gider olarak indirilecek katkı paylarının toplamı, ödemenin yapıldığı ayda elde edilen ücretin %15’ini ve yıllık asgari ücretin yıllık tutarını aşamaz.
10. GVK/40.ncı madde 10.ncu fıkrasına göre, fakirlere yardım maksadıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara Maliye Bakanlığı’nca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda, temizlik, giyecek, yakacak maddelerinin maliyet bedeli gider yazılabilir. Bir başka ifadeyle kurum kazancının tespitinde hasılattan indirilebilir.
Gelir Vergisi Kanunu 251 No.lu Genel Tebliği bu kapsamda yapılacak bağışlara ilişkin usul ve esasları düzenlemektedir.
Kurumlar Vergisi Kanununa Göre İndirilecek Giderler
Kurumlar Vergisi Kanunu 8.nci maddesi, ticari kazanç gibi hesaplanan kurum kazancının tespitinde ayrıca hasılattan indirilebilecek giderleri sıralamıştır.
Bunlar;
a- Menkul kıymetlerin ihraç giderleri,
b- Kuruluş ve örgütlenme giderleri;
Kuruluş ve örgütlenme giderlerini biraz açmak istiyorum. Bu giderler bir işletmenin yeni kurulması, yeni bir şube açılması, işlerin genişletilmesi amacıyla yapılan giderlerdir. Bu giderlerin karşılığında herhangi bir maddi kıymet edinilmez.
Kuruluş ve örgütlenme giderleri Vergi Usul Kanunu 326.ncı maddesine göre mukayyet değerleri üzerinden eşit tutarlarda ve beş yılda amortisman yoluyla itfa olur.
Kuruluş ve örgütlenme giderleri hakkında www.muhasebeciyorumluyor.com da yazdığım “Kuruluş ve Örgütlenme Giderlerinde Aktifleşme Yasağı” başlıklı makaleyi okumanızı öneririm.
Bu makalede kuruluş ve örgütlenme giderlerinin muhasebesi, hangi giderlerin olduğu VUK 282. ve 326.ncı maddelerine göre kuruluş ve örgütlenme giderlerini ve Türk Ticaret Kanunu 74.ncü maddesine göre aktifleştirme yasağı konularında bilgiler bulacaksınız.
Yazıyı okumak için burayı tıklayın..
c- Genel kurul toplantıları için yapılan giderler, birleşme, devir, bölünme, fesih ve tasfiye giderleri,
d- Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde komandite ortağın kâr payı,
e- Katılım bankalarınca katılma hesabı karşılığında ödenen kâr payları,
f- Sigorta ve reasürans şirketlerinde bilanço gününde hükmü devam eden sigorta sözleşmelerine ait olan teknik karşılıklar kurum hasılatından indirilebilir. Bu karşılıkların detayı için Kurumlar Vergisi Kanunu 8.nci maddesine bakın.
Kurum Kazancından İndirilecek Diğer Giderler
1. Temettü ikramiyesi;
Kurumlar hesap dönemi sonunda gerçekleşen net kârdan çalışanlarına temettü ikramiyesi verebilmektedir. Ancak bu ödemeler GVK/61.nci madde 2.nci fıkrasına göre ücret olarak değerlendirilmektedir. İşte bu nedenle bu ödemelerin kurum kazancından ücret gideri olarak indirilmesi gerekmektedir.
Ancak personele ödenecek temettü ikramiyesinin belirlenmesi hesap döneminin kapanmasından sonra olacağı için indirme beyanname üzerinden olacaktır.
Tahakkuk ve ödeme ertesi yıl yapılacak fakat dönemsellik gereği gider olarak indirimi ilgili yıl kazancından olacaktır. Burada dikkat edilecek konu cari yılın, yani ödendiği yılın hesaplarına kanunen kabul edilmeyen gider olarak kayıt edilmesidir, dolayısıyla cari yılın kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınmayacaktır.
2.Vergi Usul Kanunu’na Göre Ayrılan Karşılıklar
Vergi Usul Kanunu (VUK) 288.nci maddeye göre;
” Hasıl olan veya husulü beklenen fakat miktarı katiyetle kestirilmeyen ve teşebbüs için bir borç mahiyetini arz eden belli bazı zararları karşılamak maksadiyle hesaben ayrılan meblağlara karşılık denir.
Karşılıklar mukayyet değerleriyle pasifleştirilmek suretiyle değerlenir.”
Bu madde çerçevesinde ayrılabilecek karşılıklara bakalım.
a- Stok Değer Düşüklüğü Karşılığı
VUK/278.nci maddesi kıymeti düşen mallar ile ilgilidir. Bu maddede sayılan nedenlerden iktisadi kıymet değerinde azalış meydana gelmesi halinde bu mallar emsal değeri ile değerlenir. Dolayısıyla emsal bedele göre tespit edilen değer düşüklüğü için karşılık ayrılması gerekir.
b- Menkul Kıymet Değer Düşüklüğü Karşılığı
VUK/279.ncu maddesine göre, borsa rayici ile değerlenmesi gereken menkul kıymetler vardır.
Bu menkul kıymetlerde değerleme gününde borsa rayici ile yapılan değerleme sonucunda ortaya çıkan değer düşüklüğü için karşılık ayrılarak bu fark giderleştirilebilir.
c- Şüpheli Alacak Karşılığı
VUK/323.ncü maddesine göre kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olan alacaklardan;
– Dava veya icra safhasında olanlar,
– Yapılan protesto veya yazı ile bir kereden fazla istenilmesine rağmen borçlusu tarafından ödenmeyen ve dava ve icra takibine değmeyecek tutarda olan küçük alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir.
Alacağın şüpheli hale geldiği hesap döneminde karşılık ayrılması gerekmektedir. Alacağın şüpheli hale geldiği dönemden sonraki dönemlerde karşılık ayırarak zarar yazmak kabul görmemektedir. Ayrıca teminata bağlı alacaklar için karşılık ayrılamaz.
Burada şunu söylemek mümkün herhalde, satışı yapılan mal ya da hizmet bedelinin tahsil edilme imkanının ortadan kalkması ya da başka bir ifadeyle tahsilinin şüpheli hale gelmesi durumunda VUK’na göre bu alacağı zarar yazmak mümkün.
d- Değersiz Alacaklar
VUK/322.nci maddesine göre kazai bir hükme ya da kanaat verici bir vesikaya göre tahsili imkansız hale gelen alacaklar değersiz alacaktır ve mukayyet değerleriyle zarara geçirilerek yok edilirler.
Şüpheli alacak ile değersiz alacak arasındaki fark, şüpheli alacağın aksine değersiz alacağın tahsil edilme ihtimalinin olmamasıdır.
3- Reeskont
VUK’nda reeskont 280, 281 ve 285.nci maddelerde düzenlenmiştir.
Reeskont, işletmenin aktif ve pasifinde bulunan senede bağlı alacak ve borçlarından değerleme gününde henüz vadesi gelmemiş olanlarının değerleme günündeki cari değerine indirgenmesidir.
Bu işlem senede bağlı alacak ve borçlarda değerleme gününden sonraki döneme isabet eden vade farkı tutarlarının hesaplanarak bu tutarlar kadar gider ve gelir yazılmasıdır.
VUK/281.nci maddesine göre, vadesi gelmemiş olan senede bağlı borçlar değerleme günü kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde senette faiz nispeti açıklanmış ise bu nispet, açıklanmamışsa Merkez Bankası resmi iskonto haddinde bir faiz uygulanır.
Reeskont işleminin yapılabilmesi için;
– Alacak ve borçlar senede bağlanmış olmalı,
– Senede bağlanmış alacak ve borçlar ticari ilişkiden kaynaklanıyor olmalı,
– Reeskont uygulanacak senedin vadesinin dönem sonunda (değerleme günü itibariyle) dolmamış olması,
– Alacak ve borç senedinin işletmenin bilançosunda olması gerekmektedir.
Alacak senetleri için hesaplanan reeskont gider, borç senetleri için hesaplanan reeskont ise gelir olarak gider kaydedilecektir.
Gider Kabul Edilmeyen Ödemeler
Son olarak Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre gider olarak kabul edilmeyen ödemeler ve indirimlerden özet olarak bahsederek konuyu tamamlamak istiyorum.
Gelir Vergisi Kanunu’nda 40.ncı madde ticari kazancın tespitinde indirilecek giderleri belirken 41.nci maddede gider kabul edilmeyen ödemeler belirlenmiştir.
Bu çerçevede GVK/41.nci maddede sayılan ödemeler ticari kazancının tespitinde indirilemez.
Ticari kazancının tespitinde indirilemeyecek ödemeleri tek tek okumak için lütfen Gelir Vergisi Kanunu’nun 41.nci maddesine bakınız.
Kurumlar Vergisi Kanunu 11.nci maddesinde de kurum kazancının tespitinde kabul edilmeyen indirimler sıralanmıştır.
Kurum kazancının tespitinde kabul edilmeyen indirimleri tek tek okumak için lütfen Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 11.nci maddesine bakınız.
Evet bu yazı ile kurumlarda safi kurum kazancının Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre nasıl tespit edileceğini öz olarak anlatmaya çalıştım. Umarım muhasebeci arkadaşlarım için faydalı olur.
Yorumlarınızı bu yazının altındaki yorum bölümünden göndermenizi rica ediyorum.
Bir başka yazıda buluşmak üzere hoşçakalın…
VOLKAN KARA
S. M. Mali Müşavir
Emeğinize sağlık Üstadım bir stajyer olarak daha yolun başındayım ama bu bilgiler çok yararlı oldu. Teşekkürler sayın hocam.
Muhasebe mesleğinde başarılar dilerim.