Kurumlarda Taşınmaz satış ve iştirak hisseleri satış kazancı istisnası

Birkaç gün önce yayınladığım “Gayrimenkuller ve İştirak Hisseleri Satışında İstisna” başlıklı yazı ile kurumlar için geçerli olan taşınmaz (gayrimenkul) ve iştirak hisseleri satış kazancı istisnasını, Kurumlar Vergisi Kanunu 5.nci maddesinde yer alan “İstisnalar” çerçevesinde genel olarak incelemeye çalışmıştım.

Gayrimenkuller ve İştirak Hisseleri Satışında İstisna” başlıklı yazıyı okumak isterseniz lütfen burayı tıklayın.

Muhasebeci gözüyle baktığımızda her satış kazancına istisna uygulanamayacağını görüyoruz.

Bu konuda önemli gördüğüm bazı kritik noktalara bu yazıda değinmek istiyorum.

Önce bu istisnanın hangi kurumlar için geçerli olacağını hatırlatmak isterim. Bu istisnadan tüm

kurumlar vergisi mükellefleri (dar mükellef kurumlar dahil) yararlanabilecektir.

Tüm kurumlar vergisi mükellefleri yararlanacak ama her taşınmaz ve iştirak hissesi satışına bu istisna uygulanabilir mi?

İstisna Her Satış Kazancına Uygulanamaz

Muhasebeci olarak baktığımızda yukarıdaki sorunun cevabı çok önemli, öyle değil mi?

Şimdi bu sorunun cevabı için önce 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu gerekçesine, sonra da 1 sıra no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’na bakalım.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu gerekçesinde 5.nci maddenin e bendiyle ilgili şu açıklama var;

 

“………Aynı şekilde, iştirak amacı olmayıp ticari amaçla elde tutulan iştirak hisselerinin satışından elde edilen kazançlar da, elde tutulma süresine bakılmaksızın istisna kapsamı dışında bulunmaktadır.

İstisnanın temel amacı kurumların mali yapılarının güçlendirilmesinin teşviki olduğundan, ekonomik açıdan firmalara ilave imkan sağlamayan işlemler istisna kapsamı dışında kalacaktır. Bu bağlamda, kurumların yönetimini etkileyecek şekilde birbiriyle ilişkili kişi veya kurumlar ya da aynı gruba dahil şirketler arasında yapılacak taşınmaz ve iştirak hissesi satışlarından fiktif olarak elde edilecek kazançlara istisna uygulanması söz konusu olmayacaktır.

Aynı şekilde, elden çıkarılan taşınmaz veya iştirak hissesinden sağlanan likiditenin yine atıl hale dönüşmesine neden olacak şekilde fonksiyonel olarak benzer sabit kıymetlere kanalize edilmesi durumu, istisna uygulaması ile sağlanması öngörülen amaca uygun düşmeyecektir. ………….”

Yukarıdaki gerekçeye bakarak şu tespitleri yapabiliriz;

taşınmaz ya da iştirak hissesinin satışında istisna uygulaması

taşınmaz ya da iştirak hissesinin satışında istisna uygulaması

1. İştirak amacı olmayan ticari amaçla elde tutulan iştirak hisselerinin satış kazancına istisna uygulanamaz.

2. Ekonomik açıdan şirketlere ek bir imkan sağlamayan satış kazancı, istisna dışında kalacak.

Bu çerçevede, yönetimi etkileyecek şekilde ilişkili kurumlar ile grup içi şirketler arasındaki taşınmaz ve iştirak hisseleri satışından elde edilecek fiktif kazançlara da istisna uygulanmaz.

Fiktif nedir, derseniz Türk Dil Kurumu’nu Güncel Türkçe Sözlüğü’ne göre “fiktif” isim olarak “itibari” demek. “İtibari” ise sıfat olarak “Gerçekten öyle olmadığı hâlde öyle sayılan, saymaca, fiktif” demek olduğu anlaşılıyor.

3. Ayrıca, taşınmaz ya da iştirak hissesinin satışından elde edilen kazancın (likiditenin) atıl hale gelmesine sebep olacak şekilde benzer bir sabit varlık satın alınması durumunda da satış kazancı istisnasının amacına uygun hareket edilmemiş olacaktır.

Satış Kazancı İstisnasının Amacı Kurumların Mali Bünyelerini Güçlendirmek

Şimdi taşınmazların ve iştirak hisselerinin satışında uygulanacak kurum kazancı istisnası için 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğine bakalım.

Tebliğin “5.İstisnalar” bölümünde “5.6. Taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan hakları satış kazancı istisnası” başlığı altında bulunan şu başlıklar altındaki açıklamalar bu yazının konusu için yeterli olacaktır zannediyorum;

5.6.1. Kurumlar Vergisi Kanununun yayım tarihinden önce gerçekleşen satış işlemlerinde istisna uygulaması, 

5.6.2.3.4. Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ile uğraşılmaması, 

5.6.2.3.4.2. Holding şirketlerin durumu, 

5.6.2.4.1. Taşınmazlar ile iştirak hisselerinin para karşılığı olmaksızın devir ve temliki, trampası ve kamulaştırılması, 

5.6.2.4.4. Grup şirketleri arasındaki işlemlerin durumu.

Yukarıda sıraladığım başlık altındaki açıklamalara baktığımızda ;

A) İstisnanın amacının, kurumların bağlı değerlerinin ekonomik faaliyetlerde daha etkin bir şekilde kullanılmasına olanak sağlanması ve kurumların mali bünyelerinin güçlendirilmesi olduğu anlaşılmaktadır.

Holding şirketlerde iştirak hissesi satışında istisna

Holding şirketlerde iştirak hissesi satışında istisna

B) Faaliyet konusunun menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanması olan kurumların bu amaçla iktisap ettikleri ve ellerinde tuttukları kıymetlerin satışından elde ettikleri kazançlar için istisnadan yararlanamayacaklarını görüyoruz.

Ancak bunun yanında, taşınmaz ticareti ile uğraşan mükelleflerin faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis ettikleri taşınmazların satışından elde ettikleri kazançlara istisnanın uygulanabileceği anlaşılmaktadır.

C) Holding şirketlerin (aktiflerinde iştirak amacıyla iktisap edildiği ve elde tutulduğu ispat ve tevsik edilen iştirak hisseleri hariç olmak üzere) iştirak hisselerinin satışından doğan kazançlar için istisna uygulanması mümkün olmadığı anlaşılıyor.

Bunun yanında, Holding şirketlerin esas faaliyeti taşınmaz ticareti olmadığından bu şirketlerin aktifinde yer alan taşınmazların satışından elde edilen kazançları için istisna uygulamasından yararlanmalarının mümkün olduğu anlaşılıyor.

D) İstisna uygulanabilmesi için taşınmazlar ile iştirak hisselerinin satılması sonucunda bir kazanç elde edilmesi ve satan kurumun mali yapısında bir iyileşmenin olması gerektiği, bu sebeple söz konusu aktif kalemlerin para karşılığı olmaksızın devir ve temliki, trampası gibi işlemlerin istisna kapsamına girmeyeceği anlaşılıyor.

E) Yukarıdaki “5.6.2.4.4. Grup şirketleri arasındaki işlemlerin durumu” başlığının altında da belirtildiği üzere, satış işleminin istisnanın amacına aykırı olarak işletmeye nakit girişi olmaksızın gerçekleştirilmesi halinde istisna uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.

Satış Sonucu Oluşan Kur ve Vade Farkı İstisnaya Konu Edilebilir mi?

Konuyu bitirmeden muhasebeci olarak önemli gördüğüm bir noktaya da değinmek istiyorum.

Dövizli alacaklarda kur farkları

Dövizli alacaklarda kur farkları

Satış işleminin vadeli olması, ya da döviz ile yapılması durumunda satışın gerçekleşmesinden sonra oluşacak vade farkı, kur farkı gibi hasılatın ekleri olan kazançlara istisna uygulanabilir mi?

Hemen söyleyelim, taşınmaz ve iştirak hisseleri satışından doğan alacaklar için oluşabilecek vade farkının ve alacağın döviz olarak belirlenmesinden doğan kur farklarının istisna kazancının belirlenmesinde dikkate alınmaması gerekiyor.

Döviz üzerinden veya vadeli olarak gerçekleşen satışlarda, yabancı paraların ya da alacakların değerlemesinden kaynaklanan farkların vergi matrahının tespitinde gelir veya gider olarak dikkate alınması gerekiyor.

Bu yazıyla muhasebeciler için (uygulamayı yapacak olan meslek mensupları olarak) önemli olduğunu düşündüğüm bir konuyu incelemeye çalıştım.

Konu üzerinde yorum yapacak olan Muhasebeci Yorumluyor takipcilerinin aşağıdaki yorum bölümünden yorumlarını göndermelerini rica ediyorum.

VOLKAN KARA

S. M. Mali Müşavir