Şüpheli Alacak Karşılığı Uygulaması-1
Şüpheli Alacak Nasıl Doğar ?
Merhaba, yaz döneminin rehavetinden sonra yine iki bölümlük bir yazı dizisi ile siz Muhasebeci Yorumluyor sitesi ziyaretçilerinin karşısındayım.
Bu yazı dizisi ile şüpheli alacağın vergi sistemimizdeki yerini, hangi şartlarda bir alacağın şüpheli hale geleceğini ve bunun için nasıl karşılık ayrılacağını anlatmaya çalışacağım.
Bu birinci bölümde, şüpheli alacağın nasıl doğduğunu ve karşılık ayırmanın Vergi Usul Kanunu 323 ncü maddesine göre hangi şartlarla olacağını göreceğiz.
Bilindiği gibi, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi 6 ncı madde birinci fıkrasına göre, kurumlar vergisi bir hesap döneminde elde edilen safî kurum kazancı üzerinden hesaplanır.
Yine ayni maddenin ikinci fıkrasına göre de, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hükümleri uygulanır.
193 sayılı Gelir Vergisi 37 nci maddeye baktığımızda, her türlü ticari sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğunu görüyoruz.
Vergi sistemimizde ticari kazançta vergiyi doğuran olay, tahakkuk esasına bağlanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu 38 nci maddesine göre; ”Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır.”
213 sayılı Vergi Usul Kanunu 192 nci maddenin dördüncü fıkrasında da; “Aktif toplamı ile borçlar arasındaki fark, müteşebbisin işletmeye mevzu varlığını (Öz sermayeyi) teşkil eder.” denilerek kazancın tespitinde tahsil değil, tahakkuk esası alınacağı hükme bağlanmıştır.
Tahakkuk, gelirin miktar ve mahiyet olarak kesinleşmesidir. Geliri doğuran olayın tekemmül etmesi gerekmekte.
Örnek vermek gerekirse, bir ticari faaliyet çerçevesinde satılan mal ya da yapılan bir hizmetin bedeli için fatura kesilmesi halinde gelir (ya da gider) tahakkuk etmiş olacaktır.
İşte ticari kazançta tahakkuk esasının geçerli olması vergi sistemimizde şüpheli alacak ve şüpheli karşılığı uygulamasını getirmiştir.
Şüpheli Alacağın Vergi Yükünün Önlenmesi
Pek tabii ki, tahakkuk ettiği halde (gelir/hasılat unsuru haline geldiğinde) tahsil edilemeyen bir başka deyişle şüpheli alacak haline gelen alacağın üzerinde ekonomik ve hukuki tasarruf söz konusu olmayacaktır.
İşte tahakkuk etmesine rağmen tahsil edilemeyen alacaklar için, Vergi Usul Kanunu 323 ncü maddesindeki şartların gerçekleşmesi durumunda şüpheli alacak karşılığı ayrılarak gider yazılabilmekte ve böylece bu alacağın doğurduğu gelirin /hasılatın vergi yükü önlenmiş olmaktadır.
Şüpheli Alacak Karşılığı Ayrılması
323 ncü maddeye göre değerleme günü itibariyle şüpheli alacak sayılan alacaklar için bilançonun pasifinde karşılık ayrılabilecektir.
Burada hemen Vergi Usul Kanunu 323 ncü maddeyi aynen almak istiyorum.
Şüpheli alacaklarla ilgili Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesi aşağıdaki gibidir:
1. (2455 sayılı Kanunun 3′üncü maddesiyle değişen bent) Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
2. Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar; şüpheli alacak sayılır.
Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir. Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir.
Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder. Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir.”
Şüpheli Alacak Karşılığı Ayırma Şartları
Vergi Usul Kanunu 323 ncü maddeyi incelediğimizde şüpheli alacak karşılığı ayırmanın şartları açık olarak belirlenebilmekte.
Muhasebede bir alacağın şüpheli alacak haline gelmesini ve bu alacağa hangi şartlarda karşılık ayrılabileceğini, bu maddede görüyoruz.
Bunun iki şart var ;
- Birinci şart; alacağın “Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili” olması gerekiyor.
- İkinci şart ise; alacağın dava ve icra safhasında bulunması ya da “Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar”
olması gerekiyor.
Şunu hemen söylemek istiyorum, bu iki şartın mutlaka birlikte olması gerekmekte.
İşte bir alacakta bu iki şart birlikte gerçekleşirse, alacak şüpheli hale gelecek ve bu alacak muhasebe kaydı ile normal alacaklar arasından çıkarılarak şüpheli alacak kaydı oluşturulacak.
Bu yazıyı daha fazla uzun yazarak dikkatinizi dağıtmamak için burada kesiyorum.
Gelecek yazıda şüpheli alacağın ticari kazançla ilgili olması, hangi mükelleflerin karşılık ayırabileceği ve muhasebe kayıtlarında gösterilmesi konularını anlatmaya çalışacağım.
Umarım konuya ilgi duyan muhasebeci arkadaşlarım için faydalı olur.
İkinci bölümde görüşmek üzere hoşçakalın.
VOLKAN KARA
S. M. Mali Müşavir
Son Yorumlar